Human Papilloma Virüsü (HPV) rahim ağzı kanseri ve genital bölgede görülen siğillere neden olmaktadır. Son yıllarda HPV’ ye karşı korunmak amacıyla bazı aşılar kullanılmaya başlanmıştır.
Bir aşının ne kadar etkili olduğunun anlaşılması için uzun yıllar geçmesi gerekmektedir. Örneğin; verem aşısı, hepatit aşısı gibi aşıların koruyuculuğunun anlaşılması için en az 30-40 sene geçmiştir. Halbuki; HPV aşısı uygulandığından beri en fazla 10 yıl geçmiştir. Bu nedenle aşının uzun dönemde etkili olup olmadığı bilinmemektedir.
HPV aşısının içinde virüse benzer yapılar bulunmaktadır. Uzun dönemde bu yapıların nasıl bir etki göstereceği bilinmemektedir. Çünkü, aşı yapılmaya başlandığından beri uzun bir süre geçmemiştir.
HPV’ nin 100′ den fazla çeşidi vardır. Her geçen günde yenileri ortaya çıkmaktadır. HPV aşısının bunlardan sadece 3-4 tanesine karşı etkili olduğu bilinmektedir. Bu nedenle aşı birçok HPV enfeksiyonuna karşı etkisizdir.
HPV aşısı yaptırdıktan sonra aşının koruyuculuğuna güvenerek smear testi yaptırmayı ihmal eden kişilerde tam tersine rahim ağzı kanseri riski artabilir.
Smear Testi; Muayene sırasında rahim ağzından çubuk şeklinde, ince bir fırça yardımıyla akıntı alınır. Bu akıntı cama sürülerek mikroskop altında incelenir.
HPV (Human Papilloma Virüs) enfeksiyonu cinsel temas yoluyla bulaştığı için cinsel olarak aktif olmayan kişilerin aşı yaptırmasına gerek yoktur.
HPV enfeksiyonu genellikle akıntı, kanama ve ağrı gibi şikayetler yapmamaktadır. Gözle görülemeyen, ancak mikroskop ile görülebilen hücre içinde bazı değişikliklere neden olmaktadır. Cinsel olarak aktif hayata başladıktan sonra düzenli olarak yılda bir kez yaptırılan smear testi ile HPV’ nin yaptığı ve ileride rahim ağzı kanserine dönüşebilecek değişiklikler çok erken dönemde kişi rahim ağzı kanseri olmadan teşhiş ve tedavi edilebilmektedir. Bu nedenle düzenli olarak smear testi yaptıran bir kişinin rahim ağzı kanseri olma ihtimali oldukça düşüktür. Bu kişilerin aşı yaptırmasına gerek yoktur.
Polikistik over sendromu olan kadınların yaklaşık yarısında çeşitli derecelerde insülin direnci görülmektedir. Polikistik Over Sendromu’ nda insülin direnci veya şeker hastalığı olan kadınlarda genital bölgede (Vajina, Vulva) tekrarlayan mantar enfeksiyonları daha sık görülmektedir.
Mantar enfeksiyonu genellikle bozulmuş süt kıvamında beyaz renkli akıntı, kızarıklık, şişlik, kaşıntı ve yanma hissi şikayetlerine neden olmaktadır. Bu şikayetlerin hepsi bir kişide ortaya çıkabilmekte ya da şikayetlerden sadece bir tanesi görülmektedir.
Mantar enfeksiyonu smear testi ile tespit edilir. Bu enfeksiyona en sık Kandida albicans (candida albicans) adlı mantar çeşidi neden olmaktadır. Smear testi ‘nde muayene sırasında rahim ağzından çubuk şeklinde, ince bir fırça yardımıyla akıntı alınır. Bu akıntı cama sürülerek mikroskop altında incelenir. Mikroskop incelemesinde (Patoloji) enfeksiyona neden olan mantar tespit edilir. Hastaların bir kısmında akıntı, kızarıklık, şişlik, kaşıntı ve yanma hissi şikayetleri sık sık tekrarlamaktadır. Bu duruma genellikle dirençli bir mantar çeşidi olan Kandida glabrata (Candida glabrata) neden olmaktadır. Mantar çeşidinin teşhisi vajen kültürü testi ile yapılır. Vajen ve rahim ağzı (serviks) kültürü testinde rahim ağzı ve vajina bölgesinden çubuk şeklinde, ince bir fırça yardımıyla akıntı alınarak bir besiyeri şişesine konulur. Mikrobiyoloji laboratuvarında besiyerinde üreyen mantarın özelliklerine bakılarak Kandida glabrata (Candida glabrata) olup olmadığı tespit edilir.
Tedavi; Tedavinin temel amacı öncelikle altta yatan insülin direncinin düzeltilmesidir. İnsülin direncinin tedavi edilmesine bağlı olarak mantar enfeksiyonuna zemin hazırlayan ortam ortadan kalkmaktadır. Kötü hijyenik ortam ve ıslaklık (nem) mantar üremesini arttırmaktadır. Kötü hijyenik şartlar düzeltildikten (günlük ped kullanımının bırakılması gibi) ve kuru ortam sağlandıktan sonra insülin direnci tedavisi ve antibiyotik tedavisi birlikte uygulandığında mantar enfeksiyonu tedavi edilebilmektedir.
hjhjj